Ekran-Alıntısı-1.jpg

KÖPEK EDİNİRKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR!

Başlarken, seçeceğim başlık konusunda epeyce tereddüt ettim…

“Köpek alırken nelere dikkat etmeliyiz” şeklindeki bir başlık, markette sebze seçmek ya da ürünün son kullanma tarihine dikkat çekmek gibi.

“Hayvan sahibi olmaya hazır mısınız?” Bu fena değil galiba. Çocuk sahibi olmaya karar verdiğimize göre hayvan sahibi olmaya da “karar vererek” başlamamız gerekmiyor mu? Aktaracaklarım, aslında köpeklerle çocuklar arasındaki ilişki hakkında. Ama konuyu önce bu açıdan uzun uzun düşünmeli.

Günümüzde “çocuk sahibi olmaya karar vermek” diye bir kavramının varlığını – biz 40’lı yaşları çoktan aşan kuşağın anne-babaları dâhil – artık kimse yadırgamıyor.  Çiftler birlikte hayat sürebilmenin, bir konu üzerinde ortak karar verebilmenin sırrını keşfetmiş oluyorlar. Maddi imkânlar öncelikle gebelik ve doğum, sonra da okul öncesi ve okul döneminin giderlerini karşılayacak şekilde ayarlanıyor. Manevi açıdan, kapanmayacak bir fedakârlıklar dönemi kapısını açma cesaretine erişmiş oluyorsunuz…

Çocuk sahibi oldunuz. Her şeyi adım adım öğrendiniz, mutlu anları yudum yudum içtiniz, zorlu anları gıdım gıdım hatırladınız. Yıllar geldi, geçti ve “en kıymetliniz” bir gün kendi hayatını kurup, kendi ayakları üzerinde durmaya başladı…

Gelelim bir köpek sahibi olmanın hikâyesine… Eğer çocuğunuza “ilginç bir karne hediyesi” ya da “sürpriz bir doğum günü hediyesi” olarak seçmediyseniz veya bu biçimde size gelmediyse, söz konusu köpek aslında bir anlamda bilinçli bir aileye düşeceği için şanslı demektir. Hikâyenin bir değil birkaç yüzü var (yazacaklarımı kafamda sıraya koymaya çalışırken, aklıma sliding doors filmi geliyor!). Yavru köpek, az sonra aktaracağım ayrıntıları hallettikten sonra, birkaç ay içinde sizin yaşantınıza uyum sağlayacak, sizin alışkanlıklarınızı benimseyecek, sizinle uyuyup sizinle uyanacak ve verdiğiniz kadarı ile yetinecektir. Verdiğiniz kadar yemek, verdiğiniz kadar serbest dolaşım hakkı, verdiğiniz kadar sevgi, ayırabildiğiniz kadar vakit ve ilgi… Verdiğiniz kadarını, ama “hep bekleyecektir”.

Köpek edinmeye karar verdiğinizde, dikkat edilecek hususların %90’ı aslında kendinize yönelteceğiniz soruların cevabı ile ilgili. Önce kendinizi ölçüp tartmalısınız. Söz gelimi sabırlı mısınız, şefkat duygunuz ne kadar gelişmiş, gerektiği zaman onun için ciddi anlamda maddi fedakarlıkta bulunabilir misiniz, yarın teslim etmeniz gereken projenizin orta yerindeki çiş veya diş izi sizi ne kadar kızdırmayabilir, yeni alınmış ve hiç giyilmemiş iki çift ayakkabınızdan birinin sağ, birinin sol topuğunun yenmiş olduğunu görmek sizi ne kadar eğlendirir, banyo yaparken sırıl sıklam olmaktan hoşlanır mısınız, sabah yedi, akşam altı, gece on ikide yürüyüş yapmak istemediğiniz halde çiş turu yaptırmak ne kadar olasıdır, tatil için her sene iyi bir çözüm yaratmanın imkanlarını araştırmak gereksiz bir ayrıntı ya da angarya mıdır…

Bunların hepsini göze aldı iseniz, evinizin boyutlarına, çalışma saati uzunluğunuza ve fiziksel durumunuza uygun boyutta bir hayvanı, yeterince süt emmiş olmak kaydı ile doğum yapmış bir anneden, pet shop’tan, barınaktan veya sokaktan alıp sahiplenebilirsiniz.

Eve gelmeden önce, potansiyel olarak “yaramaz” bir yavru edindiğinizi varsayarak, evde gerekli önlemleri almalısınız. Açıkta elektrik kablosu (bilgisayar, müzik seti, uzatma kablosu vs.) olmamalı, yüksek bir balkon varsa parmaklıkları yükseltilmeli ya da sağlamlaştırılmalı, kimyasal maddelerin erişimi güvenli hale getirilmeli, yoğun deterjan, oda parfümü gibi kokulu şeylerin kullanımı azaltılmalıdır.

Eve ilk gelişte, her tarafı tanımasına izin verilmeli sonra hemen eğitime başlanmalıdır. Bu kesinlikle disiplinli bir “dur-bekle” eğitimi değildir. Köpeğinizin nerede yatmasını istediğinize, yemek ve geçici tuvalet ihtiyacını nerede gidermesi gerektiğine karar vermiş olmalısınız. Evi tanıdıktan sonra, çişini belirli ve sizin istediğiniz bir yere yapmasını sağlamak için, başlangıçta hareket kısıtlaması ile bir yaşam ve yemek, bir de tuvalet birimi ayarlayın. Bu üç işlevi yaptığı zemin birbirinden farklı olmalıdır. Gazete çiş için, halı veya minder yatmak için ise, mama kabı bunlardan tamamen farklı bir zeminde olmalıdır. Bir kaç gün evin sadece bu iki biriminin kapısı açık olursa, kolayca öğrenip daha sonra diğer oda ve mekânlara girebilme hakkına sahip olabilmeli, her doğru yaptığı şey bir küçük köpek bisküvisi ile ödüllendirilerek, pozitif şartlandırma yöntemi benimsenmelidir. Aşı ve beslenme için düzenli bir Veteriner Hekim yardımı alarak, onun önereceği sağlıklı programı izlemelisiniz. İlk günlerin en vazgeçilmez yardımcısı, Hekiminiz olacaktır. Sonrası kolayca hallolacaktır. Ama mutlaka sabırlı olmalısınız.

Şimdi çocuğunuza çiş eğitimi verdiğiniz zamanları hatırlamanızı istiyorum. Bu deneyimi birebir yaşamadıysanız, yakınlarınızdan en azından bu zorlu sürece dair bir şeyler duymuş olmalısınız. Gerçi çocuk bezi sektörünün hayli gelişmiş olması, bizi bu eğitimi verme konusunda pek de acele etmemeye yöneltmişse de, yaşı gelip geçen her çocuk ve en yakınları bunu bir süreç olarak yaşıyor. Bazen haftalar aylar sürdüğü biliniyor. Yaptığınız yanlışlar, aldığınız zamansız ya da aceleci kararlar, takındığınız sert tutumlar, ileride gece işemelerine varabilen sorunlara yol açabiliyormuş. Bu yüzden hep sabırla ve adım adım yürütmeye çalıştık. Süreç ne kadar uzun sürerse sürsün üstesinden geldik. Çişini öğrenemedi diye evlatlık verilen bir çocuk hikâyesi hiç duymadım… Oysa onca yıllık veteriner hekimlik sürecinde, çiş yapmamaya alışma döneminde pes edip kolayca köpeğinden vazgeçen o kadar çok hasta sahibi ve dolayısı ile evlatlık verilmeye çalışılan köpek hikâyesi duydum ki… İşte bu, hikâyenin en sık karşılaştığımız bilinen bir yanı. Demek ki, köpek sahibi olmaya karar vermenin ilk kuralı; ne pahasına olursa olsun karşınıza çıkan zorlukları yenmeye kararlı olacaksınız. Yazlık beldelerde tatil dönüşü kaderine terk edilen binlerce hayvandan en az birini gördüğünüze veya böyle bir köpekten “hem de cins köpek” şeklinde söz edildiğini duyduğunuza eminim.  Çok ağlıyor, çok mızmız ya da çok aksi diye de, kimsenin kendi çocuğunu sokağa attığını duymadım şimdiye dek… Demek ki ikinci kural, yaşam rutininiz artık köpeğinizin yaşam rutini ile uyuşmaz hale gelirse, ondan kolayca kurtulmak yerine onun için en uygun çözüme ulaşmaya çalışacaksınız.

Zaman içinde köpeğinizin ihtiyaç ve beklentileri değişebilir. On yaşından sonra, kötü tesadüf sonucu sizin iş temponuz değiştiğinde, günde 12 saat yalnızlığa katlanamayan köpeğiniz sürekli ağlamaya, havlamaya, ortalığa çiş yapmaya başladığında, ona kızmaya hakkınız var mı bir düşünün…

On beş yaşına gelen oğlunuz, okuldan gelip doğrudan odasına geçerken, köpeğiniz anahtar sesi ile beraber sizi her gün aynı bitmek tükenmek bilmeyen heyecan ve coşku ile bekliyor olacaktır. Kızınız, sabırsızlıkla beklediğiniz bir konuşmayı ertelemekte bir sakınca görmezken, köpeğiniz ona atacağınız oyuncakla başlatacağınız oyun seansı için sabırla bekleyecektir. Başınızın ağrıdığı gün gezintiyi kısa tuttuğunuzda, bunun için ilerde kin duymayacak, içinde biriktirmeyecektir.

Söylediğim gibi, verdiğiniz kadarını ama “hep” bekleyecektir…

Vermeye hazırsanız köpek sahibi olabilirsiniz…








Copyright © 2019 (BHH) Başkent Hayvan Hastanesi.  Tüm hakları Saklıdır – Wonderia



Copyright © 2019 (BHH) Başkent Hayvan Hastanesi.  Tüm hakları Saklıdır – Wonderia